Ankara Kadın Sağlığı Çalıştayı
Kadın sağlığı koşullarını ve verilerini paylaşmak; yerel yönetimlerin ve kadın çalışması yapan sivil toplum kuruluşlarının bu alana katkılarını arttırmak amacıyla düzenlenen çalıştaylarımızın altıncısı Ankara’da gerçekleşti. Toplantıya Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, ASBİM, İzmir Barosu, Tabip Odası ve üniversitelerden oluşan 40 temsilci katılımda bulundu. Üreme sağlığı ve cinsel sağlık sorunlarının ve bu alanlarda toplumsal çözüm önerilerinin geliştirilmesine yönelik adımların paylaşıldığı toplantı 1 gün süreli gerçekleşti.
Toplantı açılış konuşmalarını Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşe Akın, Ankara İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden Dr. Çiğdem Şimşek ve TAP Vakfı Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu yaptı.
Genel koordinatörümü Nurcan Müftüoğlu konuşmasında, ülkemizdeki kadın sağlığı alanında yaşanan bölgeler arası dengesizliklerin ve kadın ölümleri oranlarını azaltacak çözümlerin planlanmasının, hazırlanan bu Çalıştayların nihai amaçlardan biri olduğunu ifade etti. Üreme Sağlığı ve kadın sorunlarının tartışıldığı Pekin ve Kahire toplantılarına da değinerek ilk yapılan Kahire toplantısının ardından geçen 20 yıla rağmen gerek ülkede gerekse Birleşmiş Milletler’de çözüm önerilerine yönelik uygulamaların hala çok yetersiz kaldığını ifade etti. Doğurganlık ve üreme sağlığı konularının tarih boyunca iktidarın da bir alanı olduğuna; kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğinden, nasıl doğuracaklarına ve gebelik sonlandırma kararlarına kadar iktidar tarafından uygulanan üreme sağlığı politikaları tarafından belirlendiğine, bu kararların kadınların yaşam haklarını etkilediğine ve engellediğine dikkat çekti. Ülkedeki sağlık kurumları uygulamalarındaki yasal dönüşümlerle, aile bireylerinin sağlığı ile ilgili tüm yükün aile hekimlerinin omuzlarına yüklendiğini ifade etti. Yeni düzenlemeler sonrası zaman içinde koşulsuz olarak oluşan uygulama yetersizliklerinde koruyucu sağlık alanını desteklemek adına bütün kurumların işbirliği içinde tartışarak çözümleyici yaklaşmaları gerektiğini ve sadece STK çalışmalarının sağlık alanında doğru çözüm önerileri ortaya koymak uygulamakta yetersiz kalacağını öne sürdü. Yerel yönetimler ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından oluşturulan toplum birimleri, mahalli birimleri ve danışma birimleri ile artık kadınlara daha çok ulaşıldığını ve bugünkü toplantıda kadın sağlığı sorunlarına bir çerçeve çizerek geleceğe yönelik somut bir kaç adım atmanın yeterli olacağını ifade etti. Vakfımızın bir STK kurumu olarak çalışma alanları ve uzmanlıkları ile iş birliklerine elinden gelen desteği vereceğini ve gereken yardımlarda ortaklaşa hareket edeceğini belirtti. Nurcan Müftüoğlu konuşmasında vakfımızın kadın sağlığı ve üreme sağlığı alanında yaptığı çalışmalardan da söz etti.
Toplantı Başkent Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Akın’ın konuşması ile devam etti. Akın, konuşmasının başında Nurcan Müftüoğlu’nun sözlerine atıfta bulunarak, bir sağlık uzmanı olarak sağlık konusunun sadece sağlıkçılara bırakılmaması gerektiğine katıldığını ifade etti ve bir anne ölümünün birden çok alanı etkilediğine dikkat çekerek, kadın sağlığı sorunlarına çözüm önerileni ekonomi, iletişim, teknoloji, medya eğitim, sağlık.. sektörlerinin bir arada iş birliği içinde çalışmaları gerektiğine dikkat çekti. Ülke olarak kadın sağlığı alanındaki gelişmelerde nerede olduğumuzu görmenin faydalı olacağını belirterek toplantıdaki sunumunda Türkiye’nin günümüzdeki konumunu ortaya çıkaracak dünya ortalama verilerini paylaştı.
Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden Dr. Çiğdem Şimşek kadın ve üreme sağlığı hizmetlerinde mevcut durumu anlatan sunumuna Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nin sağlık tanımı ile başladı. Şimşek, konuşmasında katılımcılara ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve çekincesiz kabul ettiği uluslararası belgelerde, kadın ve kız çocuklarına verilecek sağlık hizmetlerinin nicelik ve niteliğini kabul görmüş uluslararası standartlara yükseltileceği sözünün verilmiş olunduğunu hatırlattı. Cumhuriyet dönemi başlangıcından (1923’ten) günümüze kadar kadınlara yönelik mevzuatlarda yapılan değişiklikleri özetledi.
Ankara İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün Çocuk, Ergen, Kadın ve Üreme Sağlığı (ÇEKÜS) şube müdürlüğünün birinci, ikinci, üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşları ile birlikte yürüttüğü; Bebek ve Çocuk Sağlığı, Ergen Sağlığı ve Gençlik, Kadın Sağlığı, Üreme Sağlığı, Aile Planlaması hizmetlerinden ve bu hizmetleri sağladıkları programları tanıttı.
Çalıştayda kadın sağlığı alanında yapılan çalışmalar ilk olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi Kadın Konukevi Koordinatörü Emel Anar paylaşıldı. Anar, Büyükşehir Belediyesi’nin özel hastaneler ile iş birliğinde yürüttükleri sağlık tarama programlarından bahsetti. Büyükşehir Belediyesi olarak kadın sağlığı çalışmalarında her zaman kamu kurumları, STK’lar ve diğer yerel yönetimlerin ilgili birimleri ile ortak çalışmalar oluşturmaya hazır olduklarını ifade etti.
UNFPA Kadın Dostu Kentler Program Koordinatörü Ege Tekinbaş, Kadın Dostu Kentler projesinin kadın – erkek eşitsizliğine yerel düzeyde müdahale edebilmek için oluşturulduğunu, bu projenin toplumsal cinsiyete dayalı yerel politikaların kadınlar tarafından oluşturulmasına destek verdiğini ifade etti. Yerel düzeyde kadınların kent yaşantısına eşit katılımını sağlamaya yönelik alınan özel önlemler ve politikalara diğer ülkelerden; Canada, Viyana, İsveç vb. örnekler paylaştı.Tekinbaş konuşmasının sonunda proje hedeflerinden birinin, yerel düzeyde kadın-erkek eşitliğinin güçlendirilmesi için kadın STK’larının yerel yönetimlerle işbirliği ve diyaloğunun geliştirilmesine hizmet etmek olduğunu vurguladı.
LGBTİ örgütlerinden katılımcılar, sağlık hizmetlerine ulaşmada karşılaştıkları engellerden bahsettiler. Kadın sağlığını konuşmak ve çözüm önerileri sunmak üzere bir araya gelinen bu tür toplantılarda homojen bir kadın tipinden konuşulduğunu, bu kadının heteroseksüel, evli kadınlar olduğunu ve toplumdaki her kadını sürece katabilmek adına toplantılardaki konuşmalarda bu durumu da göz önüne alarak ifadelerde daha dikkatli olunması gerektiğinden bahsettiler. Seks işçisi kadınların sağlık konusunda sadece CYBE (cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar) üzerinden dikkate alındığını, halbuki gerçekte bu kadınların da üreme sağlığı alanında konuşulması gerektiğini, onların da doğuran kadınlar olduklarının dikkate alınması gerektiğini, devlet kurumlarındaki sağlık uzmanları tarafından önyargıları engelleme adına önemli olduğunu ifade ettiler. Sağlık hizmeti ihtiyacı söz konusu olduğunda özel jinekoloji uzmanları tavsiyeleri yerine kamu hizmetlerinden rahatlıkla faydalanabilecek duruma gelmeliler. Ayrımcılık ve şiddet ile sağlık hizmetlerinde de karşılaştıklarını hatırlatarak bunların azalması ve ortadan kalkması için ifade ettikleri engellerin üzerinde durulması gerektiğini ifade ettiler. Bunun için de çözüm önerisi olarak kamu sağlığı görevlilerinin davranış eğitimleri alması gerektiğini, sağlık görevlilerin her hastaya bir sağlık uzmanı gerekliliği ile zaten HIV+ ihtimali ile tedavi yöntemlerini uygulamaları gerektiğini ifade ettiler. Toplantıda tartışmaya açılan bu konuda aksaklıkların danışmanlık eğitimi eksikliklerinden kaynaklandığı ortaya koyuldu.