Skip to main content

Nedir?

Tüm bireylerin ve toplumsal grupların cinsel haklar ve üreme haklarına erişimi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmesi için kamuoyu, sivil toplum, özel sektör ve kamu kurumlarının kapasitesini geliştirmeyi hedefleyen iletişim ve savunuculuk çalışmalarıdır.

Amacı

Bu çalışmalar kapsamında yürüttüğümüz sosyal medya ve basın çalışmalarıyla cinsel haklar ve üreme haklarına ilişkin toplumda farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz. Böylece bireylerin cinsel haklar ve üreme haklarına ilişkin bilgi edinmelerine ve hizmet talep etmelerine katkı sunuyoruz. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı başlığı altında farklı kurumlar ve disiplinler arasında diyaloğu güçlendirmek, bütünsel bir bakışla çözüm geliştirmek amacıyla toplantılar düzenliyor, araştırma raporları hazırlıyor ve bilgi üretiyoruz. Katılımcı yöntemlerle ürettiğimiz bilgiyi yaygınlaştırmak için sürdürülebilir araçlar ve modeller geliştiriyoruz.

Nüfusu sayıların ötesinde insan olarak gören bir bakış açısıyla, tüm bireylerin cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının sürdürülebilir kalkınma tanımı içerisinde görünür olmasını amaçlıyoruz. Türkiye’nin de desteklediği uluslararası sözleşmelerden doğan hakları ülkemizin kalkınma gündemine taşıyacak çalışmaların yanı sıra izleme mekanizmaları içerisinde aktif rol alıyoruz.

Temel Faaliyetler

Yerel Yönetimler ve Kadın Sağlığının Desteklenmesi

Kadınlara yönelik destek ve danışmanlık çalışmaları ve eşitliği desteklemeye yönelik farkındalık belediyelerin hizmetleri ve öncelikleri içinde giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu potansiyeli harekete geçirmek, kadın sağlığını korumak ve geliştirmek için UNFPA Türkiye uygulama ortaklığı ile yerel yönetimlerdeki kadın çalışmalarını koruyucu kadın sağlığı hizmetleri, aile planlaması, anne – çocuk sağlığı konularında bilgilendirmek ve bu alanı kadınların iyilik hali, temel hakları ve eşitlik çalışmalarıyla birleştirmek için

  • Belediyeleri bilgilendirici yayınların hazırlanması,
  • Kadın sağlığı, cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanında koruyucu sağlık perspektifiyle hizmet sunmak isteyen belediyelere danışmanlık ve kapasite güçlendirme desteklerinin sunulması gibi çalışmalar yürütüyoruz.

Belediyelerin bu alanda yapabileceklerine ilişkin “Yerel Yönetimler Bağlamında Kadın ve Üreme Sağlığı”  ve Yerel Yönetimler Bağlamında Koruyucu Sağlık Perspektifiyle Kadın Sağlığının Desteklenmesi bilgi notlarını inceleyebilirsiniz.

Kapsamlı Cinsellik Eğitimi Savunuculuk Çalışmaları

TAP Vakfı ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Ofisi iş birliği ile ülkemizdeki ergenlerin ve gençlerin iyilik halini desteklemek amacıyla kapsamlı cinsellik eğitiminin önemini vurguluyor, bir temel hak olarak bilgiye erişimin sağlanması için okul psikolojik danışmanları, öğretmenleri ve ebeveynleri güçlendiriyoruz. Ergenler ve gençler her gün cinsellik ve toplumsal cinsiyet hakkında bir dizi çelişkili ve kafa karıştırıcı mesaj alıyorlar. Biz, kapsamlı ve nitelikli müfredat temelli cinsellik eğitim programlarının, tüm çocukların ve gençlerin bu mesajlar arasında yolunu bulmasına; sorumluluk sahibi yurttaşlığın yanı sıra kendileri, ilişkileri ve sağlıkları hakkında doğru davranışlar geliştirmesine yardımcı olacağına inanıyoruz.

TAP Vakfı olarak Kapsamlı Cinsellik Eğitimi (KCE) savunuculuk çalışmalarımız;

Müfredat Programlarında KCE Kazanımları; Yaşa Uygun Kapsamlı Cinsellik Eğitimi Bağlamında İlkokuldan Liseye Öğretim Programlarının ve Ders Kitaplarının Analizi

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Ofisi iş birliği ile Prof. Dr. Fatma Bıkmaz liderliğinde, Doç. Dr. Canay Demirhan İşcan, Araş. Gör. Dr. Ece Koçer ve Araş. Gör. Metin Kartal’dan oluşan ekip ile yürütülen; yaşa uygun cinsel sağlık eğitiminde ihtiyaç duyulan eğitim alanlarının belirlenmesi amacıyla öğretim programlarının ve ders kitaplarının analizini içeren müfredat araştırması 2021 yılında tamamlanmıştır. Araştırma, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 2018 yılında gözden geçirilerek yeniden yayınladığı ‘Cinsel Eğitim Üzerine Uluslararası Teknik Rehber’de yer alan temel kavramlar ve öğrenme hedeflerine göre yapılan analizleri ve okul öncesinden lise öğretimi dahil dört farklı yaş grubunu içermektedir. Araştırma raporu tam versiyonuna buradan ve özet versiyonuna buradan ulaşılabilir.

KCE Savunuculuk Politika Metni

KCE Politika Metni, Psikolojik Danışmanlar ve Rehberlik Uzmanları, Akademisyenler ve Sivil Toplum Kuruluşları ile yapılan çalışma toplantıları ile geliştirildi. Hazırladığımız politika metnine buradan ulaşabilirsiniz.

KCE Farkındalık ve Yaygınlaştırma Çalışmaları

KCE’ nin kapsamı ve kazanımları ile ilgili olarak başta psikolojik danışmanlar ve ebeveynler olmak üzere, çocuklarla ve gençlerle çalışan tüm kurum, sivil toplum kuruluşları ve kişilerin farkındalığını ve gündemlerinde yer almasını öncelikleyen çalışmalar yapmaktayız. Hazırladığımız eğitim videolarına buradan ulaşabilirsiniz. Yaygınlaştırma için düzenlediğimiz etkinliklerin çıktılarına  buradan ulaşabilirsiniz.

Cinsel Sağlık Üreme Sağlığı ve Hakları Platformu

Cinsel haklar ve üreme haklarının temel insan hakları kapsamına girdiğini kabul eden CİSÜ Platformu, bu hak ve hizmetlere hiçbir ayrımcılık olmadan erişime yönelik çalışan sivil toplum örgütleri, akademik kurumlar, meslek örgütleri ve akademisyenlerin ortak savunuculuk çalışmaları gerçekleştirmesini sağlamayı amaçlar. 2013-2018 yılları arasında Kahire +20 ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Platformu adıyla çalışmalarını yürüten platform, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen ve Sivil Toplum Ağlar ve Platformlar Destekleme Programı tarafından desteklenen “Türkiye’de Üreme Hakları ve Sağlığı Platformunun Güçlendirilmesi” projesi kapsamında 2020 yılında yeniden aktive olmuştur. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) adıyla ve yeni sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla çalışmalarına devam eden Platform, sağlık hakkı, kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yolla aktarılan enfeksiyonlar, gençlik, engellilik, göç gibi çeşitli hak alanlarında çalışan ve CSÜS hak savunuculuğunda ortaklaşan sivil toplum kuruluşları ve sivil inisiyatifleri bir araya getirmektedir.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Sağlık Hizmet Sunumunun Güçlendirilmesi

Kadına yönelik şiddetin kadının fiziksel, cinsel, üreme, ruhsal ve davranışsal sağlığı üzerinde, yeti kaybına veya ölüme kadar gidebilecek ciddi sonuçları vardır. DSÖ kadına yönelik şiddetin sağlık sonuçlarına ilişkin uyarıda bulunurken aynı zamanda da uzun vadeli etkisine de dikkat çekmektedir.

Şiddet yaşayan ve risk altındaki kadınların destek aldığı hizmet alanlarının başında sağlık hizmetleri geliyor. CEDAW’ın 33 No’lu Genel Tavsiye Kararı, kadına yönelik şiddet vakalarında sağlık çalışanlarının kritik konumunu belirtir. Sağlık çalışanları, kadınların erkek şiddetine maruz kalıp kalmadığını tespit edip, uzmanlaşmış sosyal hizmet birimlerine yönlendirebilir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede temel hizmetlerden biri olan sağlık hizmetlerinin bulunabilirliği, erişilebilirliği ve kalitesinde sorunların ortadan kalkması ve şiddetin son bulması için savunuculuk çalışmaları yürütüyoruz. Bu kapsamda;

  1. Sosyal hizmet sunan profesyonel ve gönüllülerin kadına yönelik şiddetin sağlık boyutuna ilişkin farkındalığı ve sağlık hizmet mekanizmalarına ilişkin bilgilerinin artırılması,
  2. Kadınların şiddetin sağlık sonuçlarına ilişkin farkındalıklarının artması ve sağlık desteklerine erişebilmelerinin sağlanması,
  3. Sağlık çalışanlarının kadına yönelik şiddete ilişkin farkındalığının yükselmesi ve kadın-odaklı sağlık hizmeti yaklaşımının yaygınlaşması,
  4. Kurumlar arası iş birliğinin artarak şiddete maruz bırakılan kadınlara yönelik sağlık hizmet sunumunun güçlenmesi için çalışmalar yürütüyoruz.

Kadına yönelik şiddetin yaygınlığı konusunda Türkiye’de 2014 yılında yapılan son araştırma, evlenmiş kadınların %38’inin hayatlarının herhangi bir döneminde eşleri veya birlikte oldukları erkekler tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını bildirdiğini gösteriyor. Bu kadınların dörtte biri şiddet sonucu yaralandığını belirtiyor.
Rapor ayrıca kadına yönelik şiddetin genel olarak kadın sağlığını nasıl etkilediğini de gösteriyor. Rapora göre şiddete uğrayan kadınlar arasında sağlık durumunu “kötü ya da çok kötü” olarak belirten kadınların oranı, maruz kalmayanlara göre iki kat artıyor. Fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalan kadınların üçte biri hayatının bir döneminde intihar etmeyi düşündüğünü belirtirken, bu oran şiddete maruz kalmayan kadınlar arasında onda bir oranında. Benzer şekilde şiddet yaşayan kadınlarda intihar girişimi, şiddete maruz kalmayan kadınlara göre 5 kat daha fazla görülüyor. Kadına yönelik şiddetin sağlık açısından ciddi sonuçlarını gösteren çok sayıda akademik çalışma bulunmaktadır. Kadına yönelik şiddet bir halk sağlığı sorunu olmasının yanı sıra insan hakları ihlalidir.

Kaynak: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması Raporu. Ankara; 2014.

Güvenli Cinsellik ve HIV Epidemesinin Önlenmesi için Savunuculuk

Türkiye’de araştırmalar[1] özellikle gençler başta olmak üzere toplumda dezavantajlı konumda bırakılmış kadın, göçmen, engelliler, LGBTİ+’lar gibi grupların CSÜS hak ve hizmetlerine erişimde daha da zorlandıklarını ortaya koymaktadır. Okul müfredatı incelendiğinde ise uluslararası standartlarla[2] kıyaslandığında kapsamlı cinsellik eğitimi öğrenme hedeflerinin 5’inden sadece 1’inin[3] müfredatta tam olarak karşılık bulduğu görülmektedir. Toplumsal cinsiyet, cinsellik ve cinsel davranış, cinsel sağlık ve üreme sağlığına ilişkin yaşa uygun bilgiler okul programlarında neredeyse yer almazken, güvenli cinsel davranış, korunma yöntemleri, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, HIV testi ve tedavisi gibi temel cinsel sağlık bilgileri hiç yer bulmamaktadır. Güvenli cinsellik bilgisi olmadan cinsel yaşamın başlaması küresel olarak HIV yayılımı düşerken Türkiye’de artmasına ve HIV ile enfekte olma yaşının düşmesine sebep olmaktadır.

Güvenli cinsellik, kişinin cinsel yaşamını istenmeyen gebeliklerden, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunarak; güç kullanma, şiddet ve ayrımcılık olmadan, duygusal ve sosyal açıdan zarar görmeden sürdürmesi demektir. Bu açıdan bakıldığında insanın yaşam döngüsünün doğal bir parçası olan cinsel yaşamın güvenli yaşanmasının hem halk sağlığının korunması ve hastalıkların sağlık sistemindeki yükünün azaltılması hem de şiddetin önlenerek toplumsal huzurun sağlanmasında rolü büyüktür.

Güvenli Cinsellik ve HIV Epidemesinin Önlenmesi için Savunuculuk çalışmalarımız kapsamında gençler başta olmak üzere anahtar grupların bilimsel cinsel sağlık bilgisine erişimi, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezlerinin ve diğer HIV tanılama hizmetlerinin yaygınlaşması, hizmet sunumlarının “kimseyi geride bırakmama” yaklaşımıyla kapsayıcı olması için savunuculuk çalışmaları yürütüyoruz.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kapasite Destek Çalışmaları

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kapasite Destek Çalışmalarımızla eşitlikçi ve sürdürülebilir bir kalkınma süreci için, toplumsal cinsiyet rollerinin günlük yaşam, eğitim, sağlık, iş hayatı, hizmet sunumu, haklar ve bilgiye erişim üzerindeki etkilerini  görünür kılmayı ve toplumsal dönüşüm için bireylerin ve kurumların dönüşümüne katkı sunmayı hedefliyoruz.

Bu kapsamda özel sektörde toplumsal cinsiyet farkındalığı çalışmaları, kadınların işgücüne katılımını destekleyen projeler, sağlık hizmetlerinin sunumunda toplumsal cinsiyete duyarlı dil oluşturmaya yönelik farkındalık ve eğitim çalışmaları, meslek liselerinde mesleğin cinsiyeti yoktur projeleri ile eşitlikçi yaklaşımı yaygınlaştıran faaliyetler yürütüyoruz. Yürüttüğümüz çalışmaların sürdürülebilirliğini sağlamak için erişilebilir bilgi kaynaklarına dönüştürmeyi önceliklendiriyoruz. Dijital eğitim içeriklerimiz için TAP Vakfı Akademi’yi inceleyebilirsiniz.

Skip to content