Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü’nden Özlem Özer. 1 senedir Kadın Sağlığı Semineri (KSS) Eğitmeni olarak kadınlarla seminerler gerçekleştiriyorum. Deprem sonrası bölgelerde kadınların sağlık hizmetlerine erişimi sınırlanırken, sağır kadınlar için bu durum iki kat zorlayıcı hâle geldi. Türk İşaret Dili (TİD) bilen sağlık personelinin azlığı ve erişilebilir bilgilendirme materyallerinin eksikliği, kadınların temel beden bilgisine ulaşmasını güçleştiriyor.
Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı desteğiyle yürüttüğümüz çalışmalarda, Hatay, Batman ve Gaziantep’te sağır kadınlarla bir araya gelerek kadın sağlığı, güvenli annelik ve üreme sağlığı konularında eğitimler gerçekleştirdik. Eğitimlerde katılımcıların ana dili olan Türk İşaret Dili kullanıldı ve bilgi aktarımında yaratıcı drama yöntemi benimsendi. Bu sayede eğitimler klasik seminer düzeninden çıkarak, katılımcıların aktif olduğu interaktif bir sürece dönüştü. Kadınlar, deneyimlerini paylaştı, sorular sordu, birlikte öğrendi.
Katılımcılardan sıkça şu geri bildirimleri duyduk:
“Türk İşaret Diliyle bu eğitimlere ulaşmak çok zor. Böyle bir imkân bizim için büyük mutluluk.”
“Eğitmenimizin bizim dilimizi bilmesi, doğrudan işaret diliyle anlatması bizi çok şanslı hissettirdi.”
Bu ifadeler, erişilebilir bilgiye ulaşmanın bir lüks değil, bir hak olduğunu bir kez daha gösteriyor. Sağır kadınların toplumsal yaşama ve sağlık hizmetlerine eşit katılımı, yalnızca bireysel çabayla değil, sistematik ve hak temelli politikalarla mümkün.
Bu çalışmalar, aynı zamanda sağır kadınların güçlenme sürecine de katkı sağlıyor. Kadınlar, kendi bedenleri, hakları ve sağlık hizmetlerine erişim yolları hakkında bilgi sahibi oldukça, karar verme süreçlerinde daha bağımsız hale geliyor.
Yaratıcı drama yöntemiyle yürüttüğümüz bu atölyeler, bilgi aktarımının ötesinde bir dönüşüm alanı yaratıyor. Sağır kadınlar için erişilebilir bilgiye ulaşmak, yalnızca sağlık hakkı değil; onurlu, bağımsız ve eşit bir yaşam hakkının da bir parçası.



