2018 yılından beri Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nde sağlık eğitmeni olarak görev almaktayım. Bir hemşirenin eğitici rolü yalnızca hasta ile değil tüm toplum ile ilgilidir. Uzman hemşire olduktan sonra TAPV sayesinde bu rolümü geliştirebilme ve farklı alanlarda uygulayabilme imkanım doğdu. Aldığım eğitimleri çalışmakta olduğum mülteci gruplar ile uygulamaya başladım. Ağırlıklı olarak mülteci kadın grupları ile çalışıyorum. Özellikle Suriye uyruklu kadınlar ile birçok kez eğitim amacıyla bir araya geldik. Eğitimlerim ve bireysel danışmanlıklarım sırasında farklı toplumlardan farklı uygulamaların yansımalarını deneyimledim.
Hem farkındalık oluşturmak hem de doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamayı hedef edindim. Kadınların; cinsel sağlık, bulaşıcı hastalıklar, gebeliği önleyici yöntemler vb. konularını rahatça konuşabilme, tecrübelerini paylaşabilme imkanı bulmalarının onları heyecanlandırdığını, iyi hissettirdiğini her oturumumda hissediyorum diyebilirim. Eşleri ile bile çoğu zaman konuşmakta çekindikleri konuları bir başkası tarafından duymak ve destekleyici mekanizmaları öğrenmek kadınların bu konuda güçlenmesi ve iyilik hali için oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Anlaşıldıkları ve yalnız olmadıklarını hissetmeleri yönünde geri bildirimler almak yapmış olduğum eğitimlerin devamlılığını olumlu yönde etkiliyor.
Eğitimlerimizde yüreklere dokunan, bolca düşündüren birçok anımız oluyor. Çocukluk ve ergenlikte cinsel eğitim konusunu işlediğimiz bir oturumda bir danışanımız çocuğunun ‘Ben nereden geldim?’ sorusuna; seni kapıda bulduk diye yanıt verdiğini, ikinci çocuğunun doğumundan sonra ise aynı çocuğunun ‘beni kapıda buldunuz ama o senin karnından çıktı’ diyerek üzüldüğünü, eğitimin sonunda aslında ne kadar yanlış bir söylemde bulunduklarını fark edip dile getirmesi hepimizi gülümsetmişti. Gebelik sürecini konuştuğumuz bir oturumda ise bir danışanım hangi besini yediğinde erkek çocuğu olabileceğini sormuştu. Bu bilginin bilimsel olmadığı açıklanmıştı fakat diğer katılımcılar tarafından da yaygın olarak konuşulan bir durum olduğu anlaşılmıştı. Halen, bebeğin cinsiyetini erkek bireyin belirlemesi yaygınlaştırılamamış ve kabul görmeyen bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Her geçen yıl gelişmemize daha çok fırsat tanıyan değerli TAPV ailesi ile birlikte çalışıyor olmaktan mutluluk duyuyorum. Birlikte daha çok başarı hikayelerine ulaşmak ümidiyle…
Birgül Yaylacı
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nde Sosyal Çalışmacı (Çocuk Gelişimi Uzmanı) olarak görev yapmaktayım. 2016 yılında KSEP eğitimcisi oldum. 2016-2022 yılları arasında birçok kadın grubu ile buluştum. 2018 yılında Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğünde göreve başladığımda engelli bireyler kurslara katılırken bulunurken annelerinin kurumun kafeteryasında vakit geçirdiğini fark ettim. KSEP Eğitiminin verilebileceğini düşünerek müdürlüğümüze danıştım. Müdürlükten gelen olumlu sonuçtan sonra tüm engelli ve engelsiz kadın grupları ile iletişime geçerek bir tanıtım günü belirledik arkasından hemen eğitime başladık. İstekler doğrultusunda hem KSEP hem kadın sağlığı seminerleri uyguladım. Engelliler alanında cinsellikle ilgili çalışmaların yetersiz olduğunu biliyordum. Uygulamalardan sonra almış olduğum geri bildirimler ve ebeveynlerin güçlenmelerini görmek beni de güçlendirdi.
Engelli grupları ile çalışmalarımı sürdürürken işitme ve görme engellilerin KSEP eğitiminden faydalanması için bir çalışmaya giriştim. Müdürlüğümüzün ve Türk işaret dili çevirmeni arkadaşlarımın destekleri sayesinde başarabileceğime inanarak bu yolda ilk adımımı attım. İzmir’de TAPV, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Müdürlüğümüz adına bir ilki başarabilirdik. İzmir Sağırları Koruma ve Kalkındırma Derneği Lokali ve Karşıyaka Duymazlar Derneği ile iletişime geçerek kadın gruplarına ulaştık. İnanın, o heyecanlarını görmenizi isterdim. Sanki bu eğitim onlar için bir mucizeydi. Eğitim Nisan ayında hala devam ediyor. Bu arada çok komik olaylar da yaşıyoruz. Bazı kelimelerin işaret dilinde karşılığı yok (vajina-vulva-hymen-folikasit gibi) bu kelimeleri çevirirken işaret dili farklı bir hal alıyor. Penis maketini ve diğer malzemeleri masanın üstüne hazırlarken kıkırdamalar, yüzlerindeki o şaşkınlık ve utanç görülmeye değerdi. Acaba bu kadın bize ne anlatacak ifadesi o kadar belirgindi ki… Eğitim öncesi sohbetlerimizden anlıyoruz ki katılımcılar, eşleri, çocukları, komşuları, gelinleriyle bu eğitimde öğrendiklerini paylaşıyorlar. Öyle ki her hafta eğitime başlamadan erkek işitme engelli bireylerden ”biz de bu eğitimlerden istiyoruz” talebi alıyoruz. İzmir’de bulunan diğer İşitme Engelli Derneklerinden eğitim talepleri alıyorum. Şimdi doğru adım attığıma daha çok inancım arttı.
Son olarak bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Eğitime başlamadan tüm hazırlıklarımızı yaptık ben işaret dili çevirmeni yokmuş gibi konuşmadan kendi kafama göre 🙂 başladım anlatma çabasına girmişim, öyle kaptırmışım ki kendimi baktım herkes bana bakıyor. Çevirmen arkadaşım bana dönüp “Neşe sen konuşabilirsin ben çeviriyorum” deyince başladık hep birlikte gülmeye. Tabii ben işaret dili de bilmediğimden pot üstüne pot kırmaya devam ediyorum. Eğitim verdiğim mekânda erkek işitme engelli bireyler de bulunuyor. Eğitim görsellerini görmemeleri için orta kısımda bulunan perdeyi çektiler. Ben, “hayır olmaz ses gider dışarı çıkmaları gerekir” deyince İşaret dili çevirmeni arkadaşım gülmeye başladı ”Neşeciğim sorun değil duymuyorlar zaten.” deyince başladık tekrar gülmeye.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü, TAPV ve kendi adıma İzmir’de bir ilk olan İşitme Engellilere KSEP Eğitiminin verilmesi gururunu yaşıyorum. İyi ki varsınız. İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü ve Türkiye Aile Planlaması Vakfına desteklerinden dolayı sonsuz teşekkürler.
Neşe Arslantaş, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı Engelli Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nde Sosyal Çalışmacı (Çocuk Gelişimi Uzmanı)