Skip to main content

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Göç Biriminde çalışıyorum. Zorlu kişisel bir deneyimin ardından kadın sağlığına dair aslında ne kadar az şey bildiğimi, bildiğimizi fark ettim. TAP Vakfıyla yolumun kesişmesi de bu sürecin sonuna denk geldi.

Kadın sağlığına daha öncesinde dikkatimi yöneltememiş ve herhangi bir eğitim almamıştım. Çünkü söz konusu kadın sağlığı olunca tüm eşyaların üzerinin örtüldüğü bir misafir odası geliyordu aklıma. Lazım olmadıkça kapısı açılmayan, kimsenin içeri girmemesi gerektiği bir yerdi sağlığı ‘kadın’ özelinde konuşmak.

Fakat tüm bu olumsuzlukların içerisinde kendimizi ve birbirimizi güçlendirmenin mümkün olduğunu deneyimliyorum. TAP Vakfı kadın sağlığı eğitimleriyle; kadın sağlığı sorunları, gebeliği önleyici yöntemler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, üreme organları gibi farklı başlıklarda kadın bedenine dair birçok şey öğrendim. Ayrıca eğitim sonrasında program koordinatörü Hazal’ın mentörlüğünde bizlerin de sahada eğitim vermesi, teorinin uygulamaya dönüşmesi ve yarattığı etki bakımından oldukça kıymetli ve önemli.

Eğitimde almış olduğum bilgileri çevremdeki Türkiyeli ve göçmen kadınlar başta olmak üzere çalıştığım kurumdaki yararlanıcılarla da paylaşma fırsatım oldu. Eğitimin ve akabinde kadınların birbiriyle olan deneyim paylaşımıyla “Aslında bu ayıp değil, bu bize kültürün dayattığı bir şey!”, “Kendi bedenimden utanmamam gerektiğini hiç düşünmemiştim.”, “Üreme organıma hiç bakmadım, bu kadar güçlü olduğuna inanamıyorum.” Başka bir dayanışma örneği olarak; 60 yaşına kadar korktuğu için Smear testi yaptırmadığını paylaşan kişinin, benzer endişeler yaşayan diğer kadınlarla karşılaşması ve eğitimde aldığı bilgi ve destek eşliğinde eğitim sonunda Smear testi randevusu almasıydı.

Benim için bu eğitimlerin en önemli tarafı da bedeninden, üreme organından utanan ve hatta tiksinen kadınların duygu ve düşüncelerini paylaşabilecekleri güvenli alanların kurulmasına zemin hazırlamasıdır. Kadınların benzer duyguları hissetmesi ve bunu pasif şekilde dinleyerek değil, özneler olarak sesli şekilde başka kadınlarla paylaşmasının; kültürel baskılar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği altında ezilen kadınların yükünü hafiflettiğini ve güçlenmenin kıvılcımını oluşturduğunu düşünüyorum.

Lafın özü, kadın sağlığı başta olmak üzere kadına dair meselelerin sadece bir grup entelektüel tarafından değil, tüm kadınlar tarafından sesli şekilde ‘birlikte’ dile getirilmesi hepimizi güçlendirir. Ve kimi zaman da erken tanıyla hayat kurtarır.

Dilan Akbayır
İBB Sosyal Hizmetler – Göç Birimi – Sosyal Uyum

Skip to content